HAKKIMIZDA
Cahiliye Dönemi Arapları arasında gerçekleşen en önemli ve en faziletli sözleşme olan Hilful Fudul sözleşmesi, insan hakları bağlamında bakıldığında çok önemli bir olaydır. İnsanın yaşadığı evrende huzurlu ve müreffeh bir hayat sürme arzusu insanlığın her zaman en temel amaçlardan biri olmuştur. Bu nedenle, insanın insanca yaşaması için elzem olan; yaşamak, mal-mülk edinmek, eğitim, fikir, vicdan ve din hürriyeti vb. haklara her insan sahiptir. Ancak, bu amaçlara ulaşmayı engelleyen en bariz sebeplerden biri, insanın zaman zaman maruz kaldığı haksızlıklar ve zulümlerdir. Bu zulümler, yaşamı çekilmez hale getirirken, insanoğlunun ilahi dinlerden ve beşeri sistemlerden aldığı ilhamla birçok mücadeleye neden olmuştur.
İnsanlığı daha iyi bir geleceğe taşımanın yolu, zulmün engellenmesi ve adil bir düzenin tesis edilmesidir. İlahi dinler ve beşeri sistemler, insanın insanlık onuruna uygun bir şekilde yaşaması için çaba sarf etmişlerdir. İnsanı insan yapan fikirler, hiçbir zaman haksızlığı ve zulmü tasvip etmemiştir. Bu nedenle, toplumların gelişimi ve insanlığın ilerlemesi için adaletin sağlanması ve zulmün sona erdirilmesi hayati önem taşır.
Hayra çağırıp, kötülüğü men eden bir topluluğun varlığının önemi, hiçbir günahkarın başkasının günahını yüklenmeyeceği, ne zulmedilmesi ne de zulme uğranılması gerektiği, haksızlık ve zulüm karşısında susanın dilsiz şeytan olacağı gibi hükümlerde, adeta gizli olan Hilful Fudul’un günümüze yansımaları genellikle iç acıtıcıdır. Günümüzde bu sıkıntıların bertaraf edilmesi hususunda sivil inisiyatiflere ne kadar çok ihtiyacımız olduğu kaçınılmaz bir gerçektir.
Ehli vicdan sahibi her insanın “Ne kadar kuvvetli olursa olsun tüm zalimlere karşı koymak ve ne kadar kuvvetsiz ve zayıf olursa olsun her zaman mazlumun yanında yer almak” ilkesini hayatında tatbik etmesi gerekir. Dolayısıyla yeryüzünde cereyan eden zulüm, işkence, hak ihlalleri ve kan dökülmelerine karşı Müslümanların gayrimüslimlerle bir araya gelip gerekli tedbirleri alarak ihtiyaç sahibi insanlara eğitim sağlık, geçim, iaşe, sosyal, ekonomik, sanat, kültürel alanlarda, maddi, manevi destek ve yardımlarda bulunmaları gerekmektedir.
İslam peygamberi Hz. Muhammed’in, putperest Mekkelilerin oluşturdukları Hilful Fudul teşkilatına davet edildiğinde hiç tereddüt etmeden katıldığını ve kendisine peygamberlik geldikten sonra da davet edilmesi halinde katılacağını ve o cemiyette alınan kararların tamamını kabul ettiğini dile getirerek, insanlığa hizmet etmeyi, adaleti savunmayı ve toplumsal sorumlulukları yerine getirmenin ne kadar önemli olduğunu hatırlatarak biz günümüz insanına örnek teşkil etmektedir.
Toplumsal düzeni bozan, istibdadı çeşitli cazip isimler ve gerekçelerle sunan, haksızlıkla dolu bir anlayış, zulüm kavramının modern bir versiyonunu oluşturmaktadır. Bu anlayışa karşı, farklı dünya görüşlerine sahip erdemli insanların sivil tepkisi ise Hilful Fudul (Fazilet Sahiplerinin Antlaşması/Yemini) olarak adlandırılabilir. Bu, insanlığın daha iyi bir geleceği için mücadele edenlerin dayanışması, adaletin ve insan haklarının korunması için bir araya gelmelerinin ifadesidir. Hilful Fudul bir anlamda insana insan olarak değer verip, din dil ırk ayrımı yapmaksızın erdemli ve ahlaklı insanlarla ortak birliktelikler oluşturup, insanlığın ortak vicdanını harekete geçirerek zulme ve adaletsizliğe karşı birlikte adalet mücadelesi vermenin somutlaşmış ifadesidir.
Zulmü engellemek amacıyla, Müslümanlar ve Müslüman olmayanlar arasında ayrım yapmaksızın ortak bir tavır benimsenmelidir. İnsanın insanca yaşaması için temel olan yaşama, mal-mülk edinme, eğitim, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü gibi haklardan yoksun bırakılarak mazlum durumuna düşen herkese yardım etmek ve bu görevleri yerine getirecek kurumlar oluşturmak her insanın görevidir. Tüm insanlığın nifakın, zulmün ve ihtilâfın karşısında; asayişin, adaletin, meşveretin, ittifakın ve uhuvvetin yanında yer alması gerektiğini kanaatindeyiz. Dolayısıyla insan haklarını koruma anlamında toplumun farklı her kesiminden insanlarla meşru ilkeler çerçevesinde bir araya gelmek tüm Müslümanların görevidir.
Günümüzde, bu değerlerin ışığında hareket ederek, daha adil, daha eşitlikçi ve daha insancıl bir dünya için çalışmalıyız. Her birimiz, kendi çevremizde ve toplumumuzda adaleti ve insani değerleri savunmalı, zulme karşı durmalı ve yaşanabilir bir dünya için mücadele etmeliyiz. Ancak bu şekilde, insanlığın ortak hedefi olan huzurlu ve müreffeh bir hayatın gerçekleşeceği kanaatini taşıyoruz.
Böylelikle yeryüzünde adaletin ve iyiliğin hâkim olması için evrensel kardeşlik bilinciyle din, dil, ırk, cinsiyet ve benzeri hiçbir ayrım gözetmeksizin, dünya da yaşanılan haksızlıklar, zulümler, karşısında vicdanı ıstırap duyan dertli sinelerin bir araya gelip nerede olursa olsun muhtaç ve mazlum tüm insanlara ihtiyaç duydukları insani yardımı ulaştırarak onurlu bir yaşam sunması, insanı yardıma muhtaç hale getiren ve mazlum eden her türlü politika ve faaliyetleri önlemek üzere tüm insanların temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmemesi için gerekli çalışmaları yapması, değişen dünyada değişmeyen değerlerin yaşatılmasını sağlayarak iyiliği her zaman her yerde yaşatması ve günümüzün modern dünyasında Hilful Fudul topluğunun asrı saadet öncesindeki misyonunu tekrardan canlandırmayı ve İslam peygamberi Hz. Muhammedin İslamiyet öncesi dönemde olduğu gibi İslamiyet sonrası dönemde de çağrıldığında böyle bir oluşumun içerisinde bulunmaktan mutluluk ve onur duyacağını ifade ettiği oluşumu tekrardan tüm insanlığa açıp, adına yaraşır bir şekilde tarzda devam ettirmek üzere kurulan vakfımıza, Hilfu’l Fudul Cemiyetinin adı verilmiştir.